28 Temmuz 2014 Pazartesi

BALIKESİR - AYVALIK/SARIMSAKLI

Herkese merhaba...

Türkiye'nin tatil cennetlerinden biri olan Ayvalık'tayım.

Ayvalık küçük ve mütevazi bir tatil yeri. Diğer tatil yerlerine göre biraz daha sakin. Kafa dinlemek için güzel bir yere benziyor.

Manisa'dan yola çıktım. İzmir'in Menemen ve Aliağa ilçelerinden geçerek Ayvalık'a doğru ilerledim. Yol üstünde yemek yiyecek bir yer bulamadım.Sordum fakat pek tanıdık bilindik tavsiye restorant yok. O yüzden bu yazımda onu es geçmek zorundayım.

Ayvalık'ı ziyaret ettiğiniz zaman gelmişken boş gitmek olmaz tabiki. Ayvalık'ta da görülebilecek yerler var. Örneğin Cennet Tepesi. Hafiften bir rüzgar esiyor tepede. Manzarada gayet güzel fakat ismine aldanmamak gerekiyor. Bakımsız bir yer. Bu kadar güzel manzaralı bir yerin bu şekilde harap edilmesi gerçekten insanı üzüyor. Bira şişeleri ve plastik yemek kaplarının da olduğu gibi bırakılması bir utanç kaynağı. Cennet Tepesi'nden bir manzara.

Ayvalık kış mevsiminde çok ölü bir yermiş ama her yerin olduğu gibi Ayvalık'ın da yerli halkı var. Öncelikle çok cana yakın ve sıcak insanlar. Soru sorduğumda olabildiğince yardım etmeye çalıştılar. Ayrıca çok sade yaşayan insanlar. Bir şey sormaktan çekinmeyin.

Ayvalık'a varmadan önce Sarımsaklı'ya varıyorsunuz. Ayvalık'tan 5-6 km daha yakında kalıyor. Ve bana kalırsa plaj olarak Ayvalık'tan daha güzel. Ayvalık merkezde denize girecek doğru düzgün bir yer bulamayabilirsiniz. Ama merkezinde avantajı var tabiki. Tekne turları mesela. Adalara, koylara yapılan turlardan keyif alabilirsiniz. Önceden katılmışlığım var. Tur yemeklerinden pek bir şey beklemeyin ama.

Sarımsaklı'yı anlatmak daha doğru olur çünkü cazibe merkezi daha çok burası olmuş. Oteller, pansiyonlar, kulüpler vesaire...

Çok uzun ve geniş bir plaja sahip Sarımsaklı. Ve suyu... Deniz o kadar serin ki belki de Türkiye'de bulabileceğiniz en soğuk sulardan birine sahip. Suya girerken iki kere düşünüyorsunuz. Ve bazı insanlar ikinci düşüncelerinde denize girmekten vazgeçiyorlar. Ayvalık plajından bir fotoğraf.

Plajda güneşlik bulmakta sıkıntı yaşayabilirsiniz. Varsa kendi güneşliğinizi götürmenizi tavsiye ederim. Yoksa biraz erken uyanmalısınız.

Kavuniçi dondurmacılar sahil boyu her 100 metrede bir kıyıya çekip dondurma satıyorlar. Bunu da bir tadın derim. Gayet güzel ve yerken keyif alacaksınız. Tercihe göre simit ve süt mısır da yenebilir ama öncelikle bu dondurmayı denemenizi tavsiye ederim. O sıcakta insanı gerçekten ferahlatıyor.

Sarımsaklı'da meşhur bir iki yer buldum. Meşhur Dürümcü Serko nam-ı değer "Tırcı". Eski bir tırı kum içine gömerek tırın römorkunda mı desem konteynerinde mi desem her neyse işte adana, urfa, tavuk dürüm ve en önemlisi meşhur Ayvalık tostu yapıyor. Gece saat 02.00 gibi gidip sizin için Ayvalık tostunu denedim. Açıkçası pek bir numarası yok. Bildiğin karışık tost diyebiliriz. Bunun meşhur olmasının nedeni tost ekmeğinin şeklinden dolayı galiba.

Sarımsaklı'daki diğer tavsiye yerler dondurmacılar. Birisi Leda Dondurma. Sarımsaklı'nın ortasında bir yer. Akşamları istisnasız sıra oluyor. Haklı bir sıra bu. Çeşit çeşit dondurma var. Ve gerçekten lezzetli yapıyorlar. Kızartılmış dondurma, kağıt helva arası dondurma vesaire güzel, çeşitli bir menü hazırlamışlar. Ama benim tercihim külahtan yana.

Diğer dondurmacımız ise Yaşar Usta, YUSDO. Leda'ya göre meyveli dondurmaların tadı bence daha güzel. Meyvenin tadı daha çok geliyor. Özellikle muzlu dondurmasını tavsiye ederim. Yanına çikolatalı da koyduğunuz zaman pasta tadı veriyor. Hoşunuza gidebilir benden size bir tavsiye.

Normal yemek isterseniz Halil İbrahim Sofrası diye bir yer var. Leda'ya çok yakın 50 metre var aralarında. Belki o kadar bile yok. Tabiki yazlık yerde ahım şahım bir kebapçı beklemek doğru olmaz fakat beklentileri karşılayıp iyi bir akşam yemeği yiyebileceğiniz düzeyde bir yer.

Gelelim merak edenler için Sarımsaklı'nın eğlence hayatına. İki seçeneğimiz var: Lunapark, Gece kulüpleri.

Lunapark burada çok köklü. Senelerdir faaliyet içinde. Buraya iki üç kere tatile gelmiş herkes mutlaka uğruyor lunaparka. Gondol, Kamikaze ve Crazy Dance dedikleri habire dönen bir alet var bide. Amacı sadece dönmek başka bir şey yok. Dikkatimi çeken bunlar oldu. Tabi daha fazla oyuncak var fakat en çok sıra olan bunlar. Ayrıca penaltı atılan bir oyun var. 3 vuruşu da gol atınca forma veriyorlar. Kaleci resmen panter. Biraz sinir bozucu bir oyun. Siz bilirsiniz ama ben pek tavsiye etmiyorum.

Ve amaçsızca dönen Crazy Dance...

Diğer seçeneğimize gelince... İki tane gece kulübü var: Gossip, Tropiccana.
Genellikle Gossip tercih ediliyor. Ayvalık merkezden insanlar geliyor. Sokak arasına kurulmuş güzel bir yere benziyor. Ben gürültülü ve kalabalık yerleri pek sevmediğim için bu yerler hakkında yorum yapmasam daha iyi olur. Yolunuz düşerse sizin değerlendirmeniz daha iyi olur.

Bir tepe var ismi Şeytan Sofrası. Güneşin batışının muazzam olduğunu söylüyorlar ama gitmek nasip olmadı. Gidilecek yerlerden bir tanesi de orası. Eğer Sarımsaklı'ya giderseniz uğrayın.

Kısacası Ayvalık/Sarımsaklı kafa dinlemek için oluşmuş bir tatil beldesi. Her akşam ayrı bir alem yapacağınız bir yer değil.

19 Temmuz 2014 Cumartesi

HONDA CRF250L 2013

Merhaba Arkadaşlar

İlk motorum olan CBR125R'dan sonra kullandığım motor. Honda CRF250L.

Honda'nın 2013'te piyasaya sürdüğü bu motor, 250cc'lik cross sınıfına attığı dev adım olarak biliniyor. Gerek fiyatı gerek performansı olsun gayet güzel bir motor. Fakat diğer Japon markalarına göre biraz daha narin gibi geldi bana.

Gayet eğlenceli bir motor. Canınız sıkıldığında yoldan çıkıp çime toprağa girebiliyorsunuz veya kaldırıma çıkabiliyorsunuz. Bu konuda bizi hiç üzmüyor CRF250L. Crossun eğlencesini ve verdiğiniz ücreti size zevk olarak sunabilecek bir motor.

Gelelim motorun özelliklerine. 250cc tek silindirli bir motor var elimizde. Cross olmasının vermiş olduğu özellikle amortisörler daha gelişmiş. Ayrıca bu motoru alırken satış görevlisi bana üstünde CBR250R motoru olduğunu söylemişti. Ne kadar doğru bilmiyorum ama adamın bana söylediği aynen buydu. Cross motora CBR motoru benim mantığıma uymuyor. Bana pek inandırıcı gelmedi çünkü kalkışlarda gayet güzel, cross şanına yakışır bir tork ile çekiş yakalıyordum. Ayrıca düşük devirlerde de çekişi gayet memnun edici. Eğer CBR250R'da böyleyse onunda performansı gayet iyidir. Ayrıca motorun son benim gördüğüm hızı 152 km/s. Daha fazla yapabilirdi belki ama ben rüzgara ve titreşime dayanamadım.

Tek silindir olmasının vermiş olduğu dezavantajlar, titreşim. Fakat yakıt konusunda yüzümüzü güldürüyor. Yakıt demişken şunu da belirtmek isterim eğer yola gidiyorsanız yanınıza 1.5 Lt şişeye benzin koyup gidin. Ya da benzin deposunu 10 lt'ye çıkartın. Malum deposu 7 lt aletin. Dalgınlığınıza gelip neydi ne oldu derken benzin bitebilir haberiniz olsun.

Selesi her cross motorda olduğu gibi ince ve uzun. Tek silindirin vermiş olduğu titreşimle birleşince dayanılmaz bir hal alabiliyor. Şahsen benim yolda giderken ayağa kalkıp motoru öyle kullandığım oldu. Motor tipinden dolayı rüzgara çok açık olduğu için esti mi savrulabilirsiniz bu da ayrı bir dipnot.

Motor gerçekten azımsanmayacak derecede iri bir alet. Hem yüksek hemde doyurucu bir güzelliği var. Benim boyum 1.78 cm. Oturduğum zaman parmak ucumda duruyordum. Daha kısa arkadaşlar bu konuda sıkıntı yaşayabilirler. Fakat çözümü kolay gidip motorun arka yayını kestirip kendinize göre ayarlayabilirsiniz. Yay kesildikten sonra ne gibi sorunlar oluşur bende bilmiyorum.

Her zaman bahsettiğim ve bahsedeceğim bir diğer konu motorun sesi çünkü insanlar ister istemez merak ediyor bunu. Tamam bu motor cross ama kamyon değil. Sonuçta 250cc tek silindir bir motor var üstünde. Ses açısından pek bir şey beklemeyin. İçine su kaçmış pancar motoru gibi ses çıkartıyor. Bir kaç egzoz görmüştüm Youtube'da ecnebiler takıyorlar ama burası Türkiye. Yurt dışındaki malların çoğunu bulamıyorsunuz.

Gelelim motor nasıl bir şey. Motorumdan bir kaç fotoğraf...




Son fotoğrafta gördüğünüz gibi boyu asansör kapısının yarısına geliyor. Motor cidden azımsanmayacak derecede heybetli.

Orjinal lastikler bana pek sorun çıkarmadı. Fakat sonuçta dişli lastik. Asfalt için düz lastik almanız tabi daha iyi olur. Motorun devir göstergesi yok bunu da es geçmeden söyleyeyim. Ama tecrübeli kullanıcılar için çok sorun teşkil etmiyor devir göstergesinin olup olmaması.

Motorun tipi sizinde gördüğünüz gibi renkler olsun dizayn olsun gayet hoş. Ayrıca önden bakınca göze güzel görünen bir agresiflik seziliyor. 

Özetle motorun:

+ Yönleri:
  • Güzel tork, gayet kullanışlı
  • Az yakıt sarfiyatı
  • Görüntüsü gayet güzel
  • Çok eğlenceli ve zevkli bir motor
- Yönleri:
  • Titreşim hissi
  • Sele uzun kullanımda rahatsız edebilir
  • Benzin deposu belki yetmeyebilir
  • Rüzgar rahatsız edebilir fakat bu motorun suçu değil
  • İkinci kişi için selede yer yok, iki kişiden biri illa ki rahatsız oluyor

HONDA CBR125R 2013

Merhaba Arkadaşlar.

İlk motorum olan CBR125R hakkındaki izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.

CBR125R Honda'nın supersport ailesinin en küçük bireyi. Tip olarak yakışıklı, dolgun ve agresif görüntüsünün altında aşırı uysal bir motor var. 125cc bir motordan agresif deli dolu olması beklenemez.

Başlangıç motoru veya biraz daha özel olarak supersport tarza başlangıç motoru olarak piyasaya, alıcının beğenisine sunulan bu motor gerçekten de motor kullanmayı öğrenmek için ideal. Vites geçişleri gayet rahat, gaz tepkisi haliyle düşük, motosiklete yeni başlayanlar için bu çok önemli. Ne kadar uysal bir motorla başlarsan o kadar kolay ve kazasız öğrenirsin. Gerçi ben 125cc ile de kaza yaptım ama neyse. Allah'tan çok ağır bir kaza değildi.

Üzerinde durulması gereken bir konu ise sıkılmak. Motordan çok çabuk sıkılıyorsunuz. Motor supersport ama yokuş çıkarken zorlanıyor. Bu da haliyle sizi biraz üzüyor. Köylü diye tabir edilen motorlardan bile daha düşük hacimli bir motora sahip. Motor sesi olarak da pek fazla bir şey beklemeyin sonuçta 125cc egzoz falan taktırsanız bile nafile. Ses çıkmıyor boşuna uğraşmayın. Çıksa bile gürültüden başka bir şey olmuyor. Bu arada motorun maksimum hızı 140 km/s.

 Ve işte ilk motorum CBR125R. Kırmızı rengi bence çok çekici.





Motorun ebatlarına gelirsek... Boyutu motora binmeden önce gayet hoş geliyor ve o dolgunluk tatminini yapıyor. Fakat boyunuz 175 cm'den fazla veya biraz yapılıysanız motor altınızda oyuncak motor havası yaratıyor. Bu da size üzecek diğer konulardan biri.

600'lük makineye geçiş için bence pek ideal bir motor değil. Bunu yeterli motor gücüne bağlı olarak söylemiyorum. Bu aletten sonra 600cc makineye geçiş yaptığınızda oturuş pozisyonunuz değişiyor. CBR125R'ı adeta CBF150 kullanır gibi kullanırken 600'e geçiş yaptığınızda beliniz çok fazla bükülüyor ve hemen alışamıyorsunuz.

Başlangıç için sıfır almanızı tavsiye etmiyorum. Ben o hatayı yaptım. Sonuçta adı üstünde başlangıç, bu motor dağılacak. Bir yerine büyük ihtimal bir şey olacak. Meşhur bir söz: "Düşmemiş motorcu yoktur, henüz düşmemiş motorcu vardır." Ve bu aşama genellikle başladığınız ilk zamanlarda olur. İlk zamanlarda düşüp kalktığınızda çok bir şey olmaz fakat ileri zamanlarda daha büyük aletlerde sonu felç veya ölümle sonuçlanabiliyor.

Supersport başlangıç için tavsiye edebileceğim motorlar:

  • Yamaha YZF 125R
  • Hyosung GT250R
Bu iki motorda da oturuş pozisyonu supersport tarza uygun. Yamaha'dan da tipi, görüntüsü ve büyüklüğü itibariyle çabuk sıkılacağınızı düşünmüyorum.

Son olarak toparlamak gerekirse:

+ Yönleri:

  • Motor şehir içi kullanım için gayet ideal
  • Yakıt sarfiyatı iyi 10Lt/300-330Km
  • Kasa olarak biraz tatmin ediyor insanı 
  • Uysal motoru kaza yapmanızı önler


- Yönleri:

  • Yüksek devirlerde kullanıldığındaki titreşim rahatsız edebilir
  • Fabrika çıkışı lastikler bildiğin mukavva değiştirilmesi gerekiyor
  • Uzun veya yapılı arkadaşların altında küçük kalabilir
  • Hafifliğinden dolayı rüzgar veya yanınızdan geçen bir ağır vasıta savurabilir



18 Temmuz 2014 Cuma

TANITIM

Herkese Merhaba...

Öncelikle biraz kendimden bahsedeyim. İsmim Eymen, yaşım 18. Motor tutkunuyum, gezerek öğrenmeyi ve fotoğraf çekmeyi seviyorum. Bunları paylaşma isteğimden dolayı blog kurdum.

Burada güzel Türkiye'mizin genellikle Ege yöresini gezerek tanıtacağım. Modern zaman evliyası olarak haliyle bir şeye binmem gerekiyordu. At bulamayınca onun yerine zamanımızın atı olarak kendime hem yol arkadaşı hemde binek olarak motoru seçtim. Çantamda tablet ve fotoğraf makinemle gezip gördüğüm yerleri fotoğraflayarak anında bu blogdan yayınlayacağım.

Ayrıca kullandığım, kullanma fırsatı bulduğum motorlar hakkındaki izlenimlerimi de sizinle bu sayfadan paylaşacağım.

Bu blogda:

  • Yol üstü yemek yiyebileceğiniz yerleri (Açıkçası bu konuda kendime güveniyorum çünkü kendim de yemek yemeyi çok severim ve lezzete çok önem veririm.)
  • Yollarda mola verebileceğiniz yerleri
  • Ege'den bazen Türkiye'nin çeşitli yerlerinden manzaraları
  • Turistik yerleri
  • İller, ilçeler hatta beldeler ve köyler hakkında bilgiler
  • Motor modellerinin tanıtımlarını kendi tecrübelerimden yazılarla bulabilirsiniz.
Tek yapmanız gereken blogu takip etmek. Bütün bunları hobi amaçlı yapıyorum.
Sizin gezip gördüğünüz, fotoğrafladığınız yerleri yazılarınız eşliğinde memnuniyetle paylaşırım.

İletişim: motorluevliya@gmail.com

Motorlu Evliya - Eymen TOPAL- İzmir